"Enter"a basıp içeriğe geçin

KENT VE ÇEVRESİ TARIMI: SİLİVRİ ÖRNEĞİ

6360 Sayılı Yasa ve Büyükşehir Belediyelerinin Tarımsal Alanlar Üzerindeki Etkisi

2014 yılında yürürlüğe giren 6360 Sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile büyükşehir belediye sınırları ile il sınırları bütünleşmiştir. Bu da oldukça geniş tarım arazilerinin Büyükşehir Belediyelerinin sorumluluk alanına geçmesine neden olmuştur. Ülkemizdeki belediyecilik pratiklerinin ağırlıklı olarak kent planlaması ve diğer yerel hizmetlerden oluşması nedeniyle yasa ilk başta endişe ile karşılanmıştır.

6360 Sayılı Yasa yürürlüğe girdiği dönemde özellikle çevreci sivil toplum kuruluşları ve çiftçi örgütleri tarafından tarımsal alanların belediyelerin kontrolüne girmesi ile ile ilgili önemli itirazlarla karşılanmıştır. Ülkemizde tarımsal alanların sorumluluğu ve tarım politikaları her daim merkezi hükümetin kontrolünde olmuştur. Söz konusu süreçte tarım alanlarının yönetiminin belediyelerin kentleşme politikaları ile çelişeceği düşünülmüştür. Tarımsal alanların geleceği ile ilgili endişelerin yersiz olduğunu söylemek elbette ki mümkün değildir. Ancak 6360 Sayılı Yasa ile yerel yönetimlerin tarımsal alanların yönetilmesi sorumluluğu elde etmesi ile tarımsal üretimle ilgili sorunlara yerel çözümlerin gelişmesi gibi olumlu sonuçları da olmuştur. Belediyelerin sınırları içindeki tarım alanlarının korunması bir yana, tarımsal üretimi arttırıcı projeler geliştirilmesi de gündeme gelmiştir.

Bütün bu gelişmeler tüm diğer büyük şehirlerdeki tarımsal alanları etkilediği gibi, İstanbul’u da etkilemiştir. Tarım topraklarının yönetiminin büyükşehir belediyelerine geçmesi ilk etapta endişe yaratmış olsa da, uygulama açısından tarımın lehine bir yönetim anlayışının hakim olmasını da mümkün kılmaktadır. Öncelikle yapılacak çalışmaların yerelden ve yerinden yönetilme avantajı ile daha etkili ve kesin sonuçlarının gözlenmesi mümkündür. İkinci olarak her bölgenin hatta her mahallenin tarımsal özelliği farklıdır. Yine aynı şekilde uygulamaların ve müdahelelerin bölgenin şartlarına uygun yapılması açısından yerel yönetimlerin etkisi olumlu olacaktır.

Okumadan Geçmeyin:  SİLİVRİ'DE SON ANKET: BALCIOĞLU FARKLI ÖNDE

Göreve geldiğimiz 2009 yerel seçimlerinin ardından nüfusu 2000 kişinin altında kalan belde belediyelerinin kapatılmasını öngören 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile 8 belde belediyesi Silivri Belediyesi’nin sorumluluk alanına girmiştir. Bu gelişmenin ardından belediyemiz sınırlarında kalan tarım alanlarının korunması başta olmak üzere, kentin refahının da arttırılması adına 2009 yılının Eylül ayında Gümüşyaka Mahallesi’nde yaklaşık 250 dönümlük arazi üzerinde tarımsal araştırma merkezi kurduk. Bu çalışmamız, pek çok belediyenin tarımsal üretimin geliştirilmesine yönelik projelere önderlik etti diyebiliriz. 2009 ile 2014 yılları arasında henüz 6360 Sayılı Yasa yürürlüğe girmeden 5 yıl önce Silivri Belediyesi tarımsal alanların korunması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalara başlamıştır. 2014 yılında kabul edilen, kamuoyunda “Bütün Şehir Yasası” olarak da bilinen 6360 Sayılı Yasa ile Büyükşehir Belediyeleri ve alt belediyelerin sınırlarında kalan tarımsal arazilerin yönetimine yönelik tartışmalar başladığında biz epey yol almıştık.

2009-2019 yılları arasında Silivri Belediyesi olarak tarımsal üretimle ilgili çalışmaların bütününde, önümüzde örnek alabileceğimiz ne herhangi bir çalışma, ne de hayata geçirilmiş bir proje bulunmaktaydı. Konu ile ilgili başta Trakya Üniversitesi Ziraat Fakültesi olmak üzere temas kurduğumuz resmî ve özel kurumların yönlendirmeleri ile Silivri’nin tarımsal niteliğine uygun bir proje geliştirmek için kapsamlı bir ön çalışma hazırladık. Yapılan çalışmaların etki ve sonuçlarını görmek için de Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezi’ni (TÜRAM) kurduk. Bütün bu çalışmaların ışığında şunu net bir şekilde belirtmeliyim ki; tarımsal üretim yerel karakterli bir üretimdir. Silivri için yapılan araştırmalarda üretimin mahalleler arasında bile farklılık gösterdiği görülmektedir. Bu nedenle 6360 Sayılı Yasa gereğince büyükşehir belediyelerinin sınırlarında kalan tarım alanlarının daha efektif kullanılması ve mevcut sorunların çözümünde merkezi hükümet yerine yerel yönetimlerin inisiyatif alması sorunlara çok daha rasyonel çözüm önerileri getirecektir.

Okumadan Geçmeyin:  KILIÇDAROĞLU SİLİVRİ'DEYDİ

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, Silivri’nin tarımsal üretim çeşitliliği mahalleler arasında bile farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle araştırmalarda tek bir yöntem geliştirmek ve tek bir çözüm önerisini genele uygulamak mümkün görünmemektedir. Ancak, sorumlu bir yerel yönetici olarak, yapmamız gerekenin tüm kırsal mahallelerimizde tarımsal üretimin devamı ve gelişimi için gerekli farkındalığın uyandırılması olduğunu düşündüm. Bu hedefe yönelik de, mahallelerin geleneksel tarım ürünleri temalı festivaller düzenledik. Böylece, 50 yıldan fazla bir süredir düzenlenen geleneksel Silivri Yoğurt Festivali’nin yanına Selimpaşa Bamya ve Topatan Festivali, Kadıköy Karpuz Festivali’ni, Gümüşyaka Lavanta Şenlikleri’ni ekledik. Ayrıca belde belediyeleri döneminde düzenlenen Değirmenköy Domates Festivali’ni de devam ettirdik. Bu şekilde, Silivri’nin üretim kültürünün ve nitelikli ürünlerinin hem tanıtımı, hem de gereken toplumsal farkındalığın oluşumuna katkı sağlamaya çalıştık.

Tarımsal üretim yalnız Silivri ve İstanbul’un değil, tüm insanlığın geleceğidir. Biz inanıyoruz ki, sorunlar her ne kadar küresel olsa da çözümleri yereldir. Sürdürülebilir bir kent yaşamı için güvenli gıdaya erişim ve sağlıklı çevresel şartlar en önemli kriterdir. Bunu sağlamak için de tarımın iyileştirici gücüne ihtiyaç vardır.

insta whatsapp

Contact Us

Total
0
Share