CHP Silivri İlçe başkanlığı tarafından düzenlenen basın toplantısının 2 saatlik video kaydını Silivri’nin Sesi editörü Gökhan Cervatoğlu izleyerek haberleştirdi:
CHP Silivri İlçe Başkanlığı, İlçe Başkanı Berker Esen’in yönettiği oturumda, CHP İBB Meclis Üyeleri Bora Balcıoğlu, Melih Yıldız ve CHP İlçe Meclis Üyesi Süheyl Kırkıcı ile “yerelden genele gündeme dair” basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Toplantıda birden fazla soru alan yerelle alakalı sorular, imar planlamaları ve bağlı yatırım ihalelerinde kapalı kapılar ardında, “Hibe Al-İhale Ver” mantığının egemen olması eksenindeydi. Genele dair kamuoyunun en hassas olduğu konunun ise, çevre yıkımına yol açacağı ve halka değil, belli bir çıkar grubuna hizmet edeceği savunulan Kanal İstanbul Projesinden önce, gıda pahalılığı başta olmak üzere zulme dönüşen fatura zammı sarmalından yurttaşların kurtarılmasının öncelik alınması gerektiği görüldü. Yaklaşık iki saat süren toplantının başında da sonunda da ilçemiz yerel yönetiminin başındakilere benzer bir basın toplantısı düzenlemesi ve şeffaf bir şekilde oluşan soruları cevaplandırması çağrısı yapıldı.
SOSYAL MEDYADAKİ AKTROLL-ŞÖRLER
İlçe Başkanı Esen’in giriş konuşmasında dikkati çeken detay, duruma göre parti genel başkanlığı ataklığında olan cumhurbaşkanlığı sisteminin, başka bir durumda siyasi erkin ülke cumhurbaşkanlığı zırhına dönüşüverdiği iklimin, anında reaksiyon veren “klavyeşör”lerinden dem vurması oldu. Anafor, uyutma ve yutma odaklı, sahte isimler ve avatarlarla, profillerle ve etik dışı yöntemlerle birden fazla klonlanmış giriş üreten, bunu da büyük kentlerin el değiştirmesiyle, bahşişlerinin kesilmesinden anladığımız bu küfürbaz zaman manipülatörlerini, “hormonlu hashtag” mucitlerini eleştirdi. CHP olarak, devletin kutsiyetine derin bir saygı duyduklarını ifade eden Esen, “iktidar” ile “devlet” kavramının birbirinden tamamıyla ayrı olduğu gerçeğinden hareketle, eleştirilenin sadece “gelip geçici” olan “hükümet” olduğunun altını çizdi.
Ardı arkası kesilmeyen fahiş zamların öznelerini oluşturanlardan “faturaları” mercek altına alan Esen, sözlerine şöyle devam etti: Bağımsız kuruluşların açıkladığı enflasyon oranı ortadayken, düşenin enflasyon değil, enflasyonu manipüle ettiği iddia edilen TÜİK’in başındaki isim olduğuna işaret etti. Türkiye uykudayken, gece yarısı kararnameleriyle görevden alınan ya da “affını isteyen” Adli Tıp Kurumu Başkanı, Merkez Bankası Başkanları, ekonomi-maliye bakanları, adalet bakanı vd. demokratik ülkelerde eşine benzerine rastlanmayan değişimlerden söz etti.
Almanya’nın bizi kıskandığı söylemine atfen, doğalgaz, elektrik, su faturaları ve akaryakıt fiyat artışlarının da tetiklediği gıda fiyat artışları konusundaki zayıf karneden söz etti. Pandemi önlemleri gerekçe gösterilerek, elektriğin üretilmesinde kullanılan doğalgazın aşırı zamlandığı, buna karşın yakın vadede doğalgaz bulunduğu ve fiyatlarının düşeceğinin söylenmiş olması gibi “tutarsızlıkların” varlığına işaret etti.
“FITRAT” GEÇİŞTİRMESİ VE BİR TRAKYA FIKRASI; “HÜSMEN İLE MESTAN”
Yurdun demir ağlarla örüldüğü yıllarda Trakya’dan İzmir’e tren yolculuğu yapmakta olan Hüsmen ile Mestan camdan bakarken develer görürler. Mestan ilk kez gördüğü ve adını bilmediği sevimli hayvanın adını öğrenmek ve bilgisizliğini örtmek umuduyla, arkadaşına döner:
-Üüsmen be… Te nelere bak!
-Te üyledir o meretler Mestan’ım!
Esen’in hedefinde bu defa bilmediğini bilirmiş gibi görünen, iş kazalarını “fıtrat” diye geçiştirme gayretkeşliğindeki iktidar vardı. Esen, televizyonda habercinin İstanbul Havalimanı’nda çöken kargo binası hakkındaki soruya cevaben Bakan Karaismailoğlu’nun yapının 7 km. uzakta, “Hiç te önemli olmayan” geçici bir yapı olduğundan bahisle, “Zaten çökecekti!” şeklinde demeç vermesini eleştirdi. Çökme hadisesinde bir can kaybı da yaşansa “fıtrat” diye geçiştirecek olan devletin böyle bir anlayışla yönetilmemesi gerektiğini savundu.
DEVLETTE LİYAKAT VE BÜROKRASİNİN REFLEKSİ
Sözlerine hayvanat bahçesi müdüründen Tübitak’a başkan yapıldığı, sebze üretim teknikerliği mezunu şahsın Uzay Ajansı’na atandığı şeklinde örneklerle devam eden Esen, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun devletteki bürokratlara “kanunsuz işlemlere imza atmamaları” gerektiği bağlamında yaptığı çağrıyı hatırlattı. Bu çağrının bürokraside karşılık bulduğunu vurgulayan Esen, hem genel merkeze, hem kendilerine bilgi akışının başladığına değindi. Örnek olarak; 2018 yılında çıkılan ve “beşli çeteden” biri almadığı için iptal edilen bir ihaleden söz etti. Sonrasında yine anılan beşliden birine tek bir imzayla 9 Milyar liraya verilen ihale marifetiyle kamunun 6 milyar lirasının buharlaşmasını verdi. Liyakat sahibi bürokratların da rahatsız olduğu bu durumdan, önümüzdeki dönemde milletvekilleri aracılığıyla kamunun haberdar edileceğinin de altını çizdi.
ŞEFFAF DEVLET YÖNETİMİ VE HESAP VERİLEBİLİRLİĞE DAİR
Güçlendirilmiş, demokratik parlamenter sistem sayesinde, cumhuriyetin ikinci yüzyılı başlarken, hesap verebilen bir devlet yönetiminin hüküm süreceğini ekleyen Esen, “partili cumhurbaşkanı” garabetine son verileceğini söyledi. Tarafsız cumhurbaşkanının, mevcut iktidarın yarattığı tüm hasarları en hızlı şekilde onaracağını ilave etti. Son dönemde kışla mücadele çalışmaları ekseninde memleket tümden güllük gülistanlıkmış gibi, yönetsel hataların hesaplarının verilmesinden imtina eden hükümetin, bakanları ve tüm mekanizmalarıyla İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun idaresinde yürütülen çalışmalar hakkında, kendi sorumlulukları altındaki alanlar ve yollardaki sorunlara atıfta bulunmaksızın, karalama yarışına girdiklerini ekledi. Silivri’de de var olan ve bu anda bu toplantıyı da izleyen trollerin yarattığı algıdan dem vurdu. Esen, sözlerini bağlarken, ayırt etmeksizin Silivri özelinde, kışla mücadele kapsamında sahada mücadele veren, emek koyan herkese teşekkür etti.
İSKİ SU FATURALARI ve “MASUMLAR APARTMANI” KİNAYESİ
Bazı faturalardaki zamların izah edilemediğine değinen Esen, sanki diğer kalemlerde indirime gidilmişçesine eleştirilen su faturalarındaki artış konusunu ele aldı. İSKİ’nin birtakım beklentileri karşılaması ve çalışmalarını sürdürebilmesi için bu fiyat güncellemesine gerek duyulduğunu ifade ederek sözlerine başlayan Esen, yurttaşların tek sorununun su faturaları olmadığının altını çizdi. Vatandaş nezdinde İSKİ ekseninde kampanyalar başlatıldığına değinen Esen, bu faaliyetleri yürütenlerin yurttaşlardan artık ne denli tepki aldıklarını bildiklerini söyledi. Gübreye, ilaca, yeme, mazota yapılan zamların hesabını vermeyenlerin yeni ziyaretlerde bulunmaları gerektiğini savundu. Böylelikle aslında “vatandaşın sırtında kimin olduğunu” bizzat halktan öğrenme fırsatı bulabileceklerinden dem vurdu. Öte yandan belediye başkanımız Volkan Yılmaz’ı, iddiasına göre eve gelen 400-500 TL tutarındaki faturasını söz verdiği üzere İBB meclisinde, kamuyla paylaşmaya davet etti. Şunu dillendirdi: “Sanırsınız ki Sayın Başkan Masumlar Apartmanı’ndaki Gülben’leaynı evde yaşıyor!”
“KÜÇÜK SUNDURMA”NIN ASLINDA 3.000 METREKARELİK TESİS OLMASI
Belediyemiz için 200 Milyon TL bağış topladığını iddia eden başkan Yılmaz’ın şeffaflık yaklaşımına da değinen Esen, bir sanayi işletmesinin belediyeye araç bağışlamasının ardından yapılan tesisi “basit bir sundurma” olarak nitelendirmesini eleştirdi. Söylemin aksine Değirmenköy’deki tesisin takriben 3.000 metrekare kapalı alana sahip olduklarını bildiklerini söyledi ve huzurda fotoğraf paylaştı. Benzer uygulamaların farklı yerlerde de yapıldığını ekledi. Eski toprak mahsulleri ofisi olarak bilinen bir yerden bahisle, eski bir MHP’li belediye başkanının isminin kaçak yapıyla birlikte anıldığını örnek olarak gösterdi.
TARIM ARAZİLERİ
Seçim sürecindeki “Kaçak yapıların yıkılması” vaadi bağlamında sunulan desteğe karşın, bugün tarımsal niteliği korunacak olan alanlara inşaat yapıldığının basında yer aldığını dile getiren Esen, “Nelerin karşılığında” bazı kişilere bu imtiyazların sağlandığını sordu.
“HAYIRSEVER” GALERİCİ KAÇMAZ
Kamuoyunun merakına yol açan, Kamil Kaçmaz adlı galericinin belediyeye araç bağışladığının bilindiğini, mecliste bu “hayırsever” şahsın kimliğinin masaya yatırıldığının bahsini açan Esen, sözlerine şu şekilde devam etti: “Bize Sayın Kaçmaz’ı anlatın. Gerekirse bu fiili için kendisine plaket sunalım. Ama neden bir galerici belediyeye araç bağışlar? Bunu izah edin”
Esen, her konuda oluşan, akıllardaki soru işaretlerinin zamanı gelince paylaşacakları bilgi ve belgelerle giderileceğini ekleyerek sözlerini tamamladı.
ESKİ KİPA, YENİ VEGA AVM
Merkez içerisinde yapılan tadilatlar ele alındı. Esen, taraflarınca bilinmeyen bir tadilat hakkının veya imar izninin varlığı ortadaysa, plana, usule uygunluğunun da açıklanması gereğini vurguladı. “Bağış Yap – Usulsüzlüğe göz yum” gibi muhtemel bir anlayışı Yılmaz’ın sorgulaması gerektiğinden dem vurdu. Bu konuda kamuoyuna bilgilendirme yapılması gerektiğinin altını çizdi.
ŞEFFAF MEVZİ İMAR PLANI İLE KAZANILAN 58 DÖNÜM
Esen, kamusal rantın gene kamuya dönmesi adına kendi dönemlerindeki bir icraata dikkat çekti. Maksi mevzi imar planına değindi. Buna göre, planlar yapılırken, muhalefeti, basını da devreye sokarak şeffaf bir süreç yönettiklerinden dem vurdu. Yürütülen bu çalışma neticesinde kapalı bir “Al-Ver İlişkisi” yaşanmadan, etik belediyecilik ilkeleriyle kamuya 58 dönüm arazi kazandırıldığını belirtti. Ederin ise Yılmaz’ın son tahlilde beyan ettiği bağış miktarının iki mislinden fazla olduğunu da ekledi. Öte yandan Esen, belediye başkanlığının basın toplantılarında kullandığı bina ve yerleşkelerin de kendi dönemlerinde satın alındığı, örneklere Ortaköy Meydanı, Selimpaşa Meydanı, Emniyet binasının da eklenebileceği şeklinde de bir parantez açtı.
SELİMPAŞA VE KAVAKLI’DA PLAN TADİLATI İDDİALARI
2009-2019 Yılları arasında dönemlerinde parsel bazında hiçbir “plan tadilatı”nın yapılmadığının altını çizen Esen, Selimpaşa’da bir planın yapıldığını gördüklerini ifade etti. Yeşil bir alanın peşkeş çekilerek, bir sanayi işletmesine verileceği yönünde ciddi iddiaların varlığına işaret eden Esen, ayrıca Kavaklı’da üniversite (Tarım Üniversitesi olarak planlanmaktaydı) alanı olarak işlenmiş 172.000 metrekarelik bir yerin Maxicells İlaç Sanayi firmasına peşkeş çekilmek istendiğinin de altını çizdi. Başkan Yılmaz’ın bile başta buna karşı çıktığı ama “iktidardan gelen baskı” ile geri adım attığının altını çizdi. İçinde futbol sahası da bulunan ve yağlı güreşlerle de anılan alana iştahla baktığı söylenen firmanın, Yeniçağ Gazetesinin haberine göre hükümete yakın iş insanı Ethem Sancak’ın yeğeni Murat Sancak’a ait olduğunu da haberimizde belirtelim.
DAHA YIKICI BİR İHANET PROJESİ: KANAL İSTANBUL
Esen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Biz İstanbul’a ihanet ettik.” Söylemine atıfta bulunarak, daha yıkıcı bir ihanetin ilanı hükmünde olan Kanal İstanbul projesine verdiği destekten ötürü “şehrin emini” olması gerektiğini vurguladığı Başkan Yılmaz’ı eleştirdi. Silivri bazlı bir anket yapılsa, yüzde yetmişinin hatta fazlasının projeye hayır diyeceğini iddia etti.
Konu hakkında Balcıoğlu’da yorumda bulunarak, halk nezdinde her kesimi derinden etkileyen, pandemi sonrası değişen ihtiyaçlar paralelinde önceliğin onlarca milyarlık kanal projesi gibi büyük projelerin olmadığının altını çizdi. İnsana dokunan, sıkıntılarını acilen gideren projelerin hayata geçirilmesi gereğine değinen Balcıoğlu, harcanacak bedellerden tüm illerde kentsel dönüşüme sokulacak eski ilk ve orta öğretim kurumlarının yıkılıp yerine yenilerinin yapılabileceğini vurguladı. İstanbul’da tarım alanlarının daha fazla talan edilmemesi gerektiğinden, ucuz ve ulaşılabilir gıdaya ihtiyaç olduğunu belirtti ve Terkos Gölü, Sazlıdere Barajı, Büyükçekmece Gölü ve kanal güzergahında olan diğer alanların uğrayacağı “çevre felaketi”nden dem vurdu.
Kırkıcı ise konu hakkındaki demecinde Ankara’dan başlayıp, Silivri’ye uzanan “İsteseniz de istemeseniz de” yaklaşımında İstanbul halkından “gerçekler saklanarak”, bilim insanları dışlanarak dayatılan projenin güzergah boyunca oluşacak nüfus artışının kente getireceği zararlardan dem vurdu. 2009 Yılında onaylanan ana 100.000 ölçekli şehir planında yedi yıl boyunca emek koyan bilim insanlarının çalışmalarını referans almayan projenin “yıkım” olacağının altını çizdi.
CHP İBB Meclis Üyesi Melih Yıldız ülkede yüzlerle acil çözülmesi gereken sorun varken fantezi bir projeden söz edildiğinden dem vurdu veyapılması durumunda 136 milyon metrekare tarım arazisinin yok olacağına işaret etti.
ESNAFA DESTEK
Mevcut yönetimin katkısının esnafın, lokantaların numaralarının paylaşılması ile sınırlı bir icraatta kaldığını savunan Esen, bir nevi “Yemek Sepeti” hizmetinde kalındığına işaret etti. Meclis toplantısında her fırsatta “Kasamızda para var” diyen belediye yönetimine, kamu kuruluşu olduklarının, kâr amacı gütmediklerinin hatırlatıldığından dem vurdu. Pandemide etkilenen esnafa maddi destekte bulunulması yönünde öneri getirdiklerini ifade eden Esen, bu yardımın büyükşehir belediyesi tarafından gerçekleşmesi gerektiğinin söylendiğini belirtti. Zaten odalara kayıtlı esnaflara büyük şehirce destek sağlandığının altını çizen Esen, bunu düşünmeyen belediyemizin, sanayiye ait kooperatife gelir amaçlı bırakılmış, esnafın da daha az aidat ödemesi amacıyla konulan uygun ecri misile “bindirme yapılarak” bu konuda yurttaşlarımızın zora sokulduğunu söyledi. Mevcut aidatın 65 TL olduğunu hatırlatan Esen, bunun esnafın sağladığı gelir sayesinde sübvanse edilebildiğine işaret etti. Bu anda gündeme giren yüksek ecri misilin esnafı zora soktuğunu belirtti. Belediyeyi şirket yönetir gibi yönetmekle suçladı.
Esen, giriş konuşmasını “Gidiyor Tiran. Geliyor gelmekte olan…” söylemiyle tamamladı. Toplantının devamında gazetecilerin sorularına geçildi. Gazeteci Özgün Deniz Gündüz’ün sorularıyla başlayan final bölümünde gündem konusunda basın mensuplarına Balcıoğlu, Yıldız ve Kırkıcı’nın da aralarında bulunduğu dörtlü konuşmacılar beyanatta bulundular.
SİLİVRİ BELEDİYESİNDE KENTSEL DÖNÜŞÜM, İMAR PLANLAMA VE PLAN TADİLATI KONULARINI FİİLİYATTA BELEDİYE ADINA MHP’YE YAKIN BİR ŞİRKETİN YÖNETTİĞİ İDDİALARI
Silivrili önemli bir Sanayici ve İş insanı tarafından dillendirilen bu iddiada bağış adı altında farklı hesapların döndüğü iddiaları dile getirildi. Diğer iş insanları tahtında bundan ciddi rahatsızlık duyulduğu ve parti olarak takip perspektifinin ne olduğu sorusuna cevaben, soruyu CHP İlçe Meclis Üyesi Süheyl Kırkıcı soruyuyanıtladı. Kendi dönemlerinde Silivri belediyesinde bir çalışma ofisi oluşturulduğunu ifade etti. Bu ofiste belediyenin en yetkin organlarının, bu andaki başkan yardımcısının da bulunduğu bir ekibin oluşturulduğunu, en yetkin şehir planlamacılarının, mühendislerin, oluşturulan grubun unsurları olduğunu, burada tüm köylerin planlarının yapıldığını dile getirdi. Dışarıya bir kuruş ihale verilmediğinin, kimseye ikili bir görüşme fırsatı da verilmediğinin altını çizen Kırkıcı, şu an İBB’nin 1/5000 ölçekli nazım imar planının “belediyenin kendi bünyesinde” yapılmasını müteakiben, o dönemde tüm imar planlarının belediyece tamamlanmış olduğunu sözlerine ekledi. Hal böyleyken, mevcut belediyenin şehir planlarını eski dönemdeki şeffaflığın aksine, tartışmalı bir şekilde ihale ederek, “yandaş bir firmaya” ciddi bir meblağla yaptırdıklarının da altını çizdi. Şirketin Silivrili iş insanlarıyla ilişkiye de girdiğinden dem vurdu. Bu ayıplanması gereken yönetim kültüründen toplumun hızla uzaklaşılmasını talep ettiğini dillendirdi. Kavaklı, Selimiye, Çavuşlu ve diğer ilçelerden arsa sahibi olsun veya olmasın, kendilerine “belgeleriyle birlikte” şikayetler geldiğini ekledi.
MHP’Lİ BELEDİYENİN ON YILDA YAPILAN İCRAATİ 3 YILDA YAPTIĞI İDDİALARI
Mükemmel bir uyum ve koordinasyonla oluşturdukları şehir planlamalarında gösterdikleri başarılarının ortada olduğundan bahisle, iddianın yersizliğine işaret eden Kırkıcı, örnekler de verdi.
Söz alan CHP İBB Meclis Üyesi Bora Balcıoğlu ise demokrasinin seçilenlerin yönettiği ama seçmeyenlerin de var olduğu bir sistemler bütünü olduğundan dem vurdu. 2009 Yılında belde belediyelerinin kapatılmasıyla birlikte belediyelerin birleşmesinin gereği olarak “tek bir envanter”in çıkarılması gereği en az iki buçuk yıllarını buna harcadıklarını hatırlattı. Bölgeyi iyi bilen ve deneyimli bir ekiple bunun başarıldığından dem vuran Balcıoğlu, bu zorlu sürecin ardından dönemin belediye başkanı Özcan Işıklar’ın yönetiminde, hiçbir hükümet ve büyükşehir desteği olmaksızın, Silivri’mizin kendi “öz kaynakları”yla ulusal projelerin ortaya konmasının sağlandığını ifade etti.
Kırkıcı, TÜRAM’ın ancak son üç yıldır yeterince aktif olduğu iddialarına yanıt verdi. Mevcut yönetimin farklı yöntemlerle faaliyet yürüttüğünü, tarlalarda, çiftçilerimizle, farklı bir çalışma ortaya koyduklarından dem vurdu. AR-GE nin askıya alındığını ve rutinin dışında tarımın istifadesine sunulacak, daha dar alanda, daha yüksek getiri sağlayacak, katma değeri yüksek olan yeni ürünler için çaba sarf edilmediğini belirtti.
GIDA BANKASI VE ON YILDA “GERÇEKLEŞMİŞ BULUNAN” PROJELERE DAİR
Bu projelerden “Gıda Bankası” na da değinen Balcıoğlu, diğer örneklerin arasında Kariyer İstihdam Ofisi, Engelli – Yaşlı Koordinasyon Merkezi, Meydanların tanzimi ve meydan kültürü oluşturulması, Din ve Kültür turizminin hayata geçirilmesi, bölgedeki tarihi verilerin ortaya çıkarılması gibi “gerçekleşen” projeleri ekledi. 3 Yıl alan ve Silivri’de dört tane üniversite alanını hayat geçirmek adına Ankara bürokrasisiyle verilen mücadeleden dem vurdu.
Balcıoğlu sözlerine “Tarım yoksa gelecek yok” düsturundan hareketle, sağlıklı gıdaya ulaşma yolunda hayata geçirilen TÜRAM’dan (Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezi) bahsetti. Ülkede ilk kez böylesinin kurulmasının kendi dönemlerinde gerçekleştiğini söyleyerek devam etti. Çocuklarımızın geleceğine verilen önemin bu projeyle anlaşılabileceğinden dem vurdu. Silivri esnafının gıda bankasına ürün veremediğinden de şikayet edildiğini belirtti. Silivri’mizin gıdalarını Silivri esnafından alması gerektiğinin altını çizdi. “Kurumlardaki devamlılık esası” bağlamında bu projelerin daha da geliştirilmesi, en azından mevcut projelerinin durumunun korunması gereğinden dem vurdu.
SEÇİM FAALİYETLERİ VE SANDIK GÜVENLİĞİ HAZIRLIKLARI
Sandık ikliminde her okula en az birer avukat, müşahit temini vb. faaliyetlerle, sadece kendi seçmenine odaklanmaktan ziyade, diğer rakip partilerin seçmenlerini kendi saflarına katma yönünde çalışma yapılıp yapılmadığı minvalinde sorulan soruya ise Esen yanıt verdi. Kurmuş oldukları komisyonlar ve saha organizasyonları ile ön yargıları, kırgınlıkları, küskünlükleri süreç içinde onaracakları bir çalışma modelinden dem vurdu. Görev almak isteyen her yurttaşı da çalışmalara davet etti. Kazanılması gereken her seçmenle de “İmamoğlu’nun kucaklayıcı tarzı”nı model alarak temasa geçeceklerini vurguladı. Sadece yerelde değil, tüm ülkede iktidar olma hedefinde yürüdüklerini ve bayrağı devralacaklarını ekledi.
Basın mensuplarından gelen bir soru üzerine Esen, Silivri ekseninde partilerinde bir çok nitelikli isim bulunduğunu, il yönetimine değerli isimlerin ihraç ettiklerini, potansiyelleri bulunduğunu, doğal süreç içinde talep de açacaklarını, isimler de önereceklerini, ancak basın önünde bunu tartışamayacaklarını belirtti. İyi Parti’nin de telaffuz edildiği soruya cevaben; ittifakın getirdiği seviyeli ilişki ve iş birliğinin devam edeceği, AKP gibi tek adam zihniyetinin “demokrasi kültürünün içselleştiği” CHP’de var olamayacağını ifade etti. İlçe başkanlığının üzerinde çalıştığı anketin mart ayında açıklanacağını sözlerine ekledi.
İLÇENİN İKİ YAKASININ BİRLEŞMESİ
Kırkıcı, ilçenin viyadük ve otogar kavşağı ile Selimpaşa’da ilçenin iki yakasının birleşmesi ile ilgili sorulan soruya cevaben kendi dönemlerinde başlatılan bu sistemin İBB ve devlet eliyle eş güdümle yapılması gereken bir proje olduğundan dem vurdu. Yerel yönetimdeki arkadaşlarının bu konudaki çabalarını görürlerse destek olacaklarını ifade etti.
Balcıoğlu, proje dinamikleri denize doğru büyümeyeceğine göre, Yenimahalle’ye doğru şehir planlamasına uygun, “Önce alt yapı” felsefesine uygun yeni merkezler oluşturulması gereğini vurguladı. Hızla nüfusu artan Silivri’mize trafik yoğunluğu başta olmak üzere nefes aldıracak adımların atılması gerektiğini vurguladı.
SANAYİDEN ESNAFA ARAÇ GÖNDERİLMEMESİ
Kırkıcı, sanayiden esnafa araç gönderilmediği şikayetleri için yorumda bulundu. Maksi AVM arkasındaki hizmet alanında belediyenin araç bakımları için birimler oluşturduğunu, araçlara yedek parça sağlandığını vurguladı. Bildikleri kadarıyla kendi birimleriyle, olanaklarıyla bu hizmeti hayata geçirdiklerini belirtti. Bu yüzden sanayiden şikâyet gelmesinin doğal olduğunu, ilçenin can damarı olan esnafın yaşatılması gerektiğini söyledi.
MİLLET BAHÇESİ, MÜJDAT GÜRSU SPOR TESİSLERİ VE ŞEHİR STADYUMU
Esen, Millet Bahçesinde yeşil alanın artırılmasını kendilerinin de desteklediğini vurguladı. Şehir stadında tüm Silivrililerin hem müsabakalar hem de iştirak edilen törenler bağlamında bir mazisi olduğunu hatırlattı. Stadın yerine millet bahçesi yapılmasına prensipte karşı olmadıklarını, yerine alternatif gösterilmemesinin karşısında olduklarını belirtti.
İPTAL OLAN PROJELER
Marinanın iptal olmasına da değinen Esen, Gümüşyaka’daki balıkçı barınağının da rafa kaldırıldığını hatırlattı.
MAYIS AYINDA KÖYLERDE VE MAHALLELERDE UYGULANACAK ECRİ MİSİL
Ecri misillerin köylerde ve mahallelerde Mayıs içerisinde artışa uğrayacağını bildiren Esen, mağduriyetleri önlemek gayesiyle konuyu hukukçularıyla takip ettiklerini, meclise konu hakkında önerge verileceğini vurguladı.
HİBELERİN YÖNETİM KÜLTÜRÜNE DÖNÜŞMEYE BAŞLAMASI VE HAMOĞLU ÖRNEĞİ
Belediye başkanının makam aracının bile hibe olduğunun belirtilmesi üzerine söz alan Kırkıcı, yüksek meblağlı hibelerin bir yönetim kültürü olarak kendini göstermeye başladığından dem vurdu. Konunun üzerinin örtülmemesi gerektiğinden dem vurdu. “Hibe alıyoruz. Kamuya döndürüyoruz.” söylemine atfen, 31 kişiden oluşan Silivri belediye meclisinin bir tane üyesinin bile haberi ve dahli olmadan gerçekleşen bu bağışları eleştirdi. Bağış ta olsa imar hukukuna uygun ve içinde muhalefetin de basının da yer aldığı bir kurul oluşturularak, –şeffaf– biçimde hibe işlemleri yapılması gerektiğini savundu.
Dönemlerinde Hamoğlu ile yapılan bağış görüşmesinin içinde basının ve iktidar meclis üyesi bulunan bir heyet ile aleni ve şeffaf gerçekleştiğinin altını çizen Kırkıcı, tapu almaya bile bu yarım düzinelik grupla gidilmiş olduğunu hatırlattı. Aralarında Komisyon başkanı olarak kendisi olduğunu, diğer komisyon üyeleri ve meclis üyeleri mimar Taylan Memiş ve mimar Rafet Keskin’in de ekipte bulunduğunu ekledi.
İBB tarafından onaylandığı belirlenen 1/5.000 ölçekli nazım imar planı içerisinde aralarında büyük akvaryum tarzı projelerin, enerji santralinin, ticaret alanlarının ve rezidansın bulunduğu kompleksi işletme sahibinin zaten büyükşehirden aldığını hatırlattı. Ancak uygulama imar planının Silivri belediyesi tarafından yapılması gerektiğini göz önüne serdi. İşletme sahiplerinin de taleplerinin de parsel bazında uygulamanın sosyal adaleti düşüncesinden hareketle 18. Madde (hamur yöntemiyle parselleri tasnif edilmesi yöntemi) ile çözüme gidilmesi olduğunu ifade etti.
Komisyonun AKP’li üyesi Mimar Metin Karakaş’la da durum paylaşıldığında, kendilerine lise sözü verildiğini komisyona hatırlattığını, yani daha fazlasının istendiğini sözlerine ekledi. İstişarelerin ardından Alipaşa’da yan yana 58 dönüm arazinin bağışlanacağı sözü alınmış olduğunu belirtti. Dolayısıyla netice itibarıyla, birkaç toplantı sonucunda ortak çalışma ile sonuca varıldığını vurguladı. Bir metrekare bile imar vermeden, yasalara uygun olarak, çoklu bir ortamda hibe sürecini yönetmenin haklı gururunu yaşamanın önemine işaret eden Kırkıcı, yarına bırakılacak en önemli mirasın “şeffaflıktan beslenen, adil yönetim kültürü” olduğunu belirtti.
İBB’YE BAĞLANMASININ ARDINDAN SİLİVRİ’YE METROBÜSÜN GELMESİ TALEBİ
Soru üzerine söz alan Yıldız, İBB nezdinde kurulan temaslar neticesinde konu hakkında çalışmalar başlatıldığını ifade etti. Bununla beraber hayata geçeceği tarih vermenin bu aşamada mümkün gözükmediğini, bunun kendilerini bağlamak anlamına geleceğini de sözlerine ekledi.
HALK EKMEK BÜFELERİ
Yıldız, İBB meclisinde cumhur ittifakının direnişine rağmen bir yıldır süregelmekte olan mücadelenin ardından yeni bir büfenin açıldığını, bununla birlikte Hadımköy’deki fabrikanın kapasite artırma sürecinin bitmesiyle sağlıklı ve ucuz halk ekmek için kuyruklar oluşturan yurttaşlarımızın sıkıntılarının giderileceğini söyledi. Silivri’nin hangi noktalarında büfe kurulması gerektiği konusunda etütler yürüttüklerini ifade eden Yıldız, kamuoyunu bilgilendirmeyi sürdüreceklerini ifade etti.
ESNAFA DESTEK VE ECRİ MİSİLLER ARASINDAKİ FARKLAR
Gelir sağlayan sanayi işletmeleriyle köy ve mahallelerdeki ecri misillerin arasında fark olması gerektiği yönünde bir soruyu yanıtlayan Kırkıcı, rayiç değerlerin arttırılmasında olduğu gibi ecri misilde artışının vatandaşın belini büktüğünü söyledi. Belediyenin zam konusunda hükümetle yarışır hale geldiğini ifade eden Kırkıcı, Türkiye’de kamu gelirleri açısından en büyük kaçağın evde, arsada, tarlada düşük bedel beyanı yoluyla tapudaki alım satım harçlarının azlığından kaynaklandığını, bunun “yasa ve yönetmelik boşluğu”ndan kaynaklandığını belirtti.
Bununla beraber, işgal yapan kişiden doğal olarak vicdani çerçeveler dahilinde ecri misil alınması gerekmekle birlikte, Selimpaşa’ya, Güzelkent’e, Uyumkent’e varana kadar yazlıkçılar dahil canı yanmayan yurttaşın olmadığını belirtti. Silivri belediyesince işgal edilmeyen, siteye giden yollarından bile ecri misil talep edildiğini ifade etti. Geceden sabaha mağduriyet edebiyatı yapanlarca, küçücük evler, tarlalara rayiç artırımı için vaktiyle komisyonda artış %20 %30 oranını geçmeyecek denmiş olsa da kimi yerlerde yerlerde %1000 oranında bir artış olduğunu kaydetti. “Üretime dönüşmeyen gayrimenkul”den vergi almanın insafsızlık olduğunun altını çizen Kırkıcı, vatandaşların çağrılarına öncelik vermenin şeffaf belediyeciliğin gereği olduğunu vurguladı.
Yıldız, ise Sanayi Sitesi Kooperatifi yönetiminde olmadıklarında gelir gider konusuna hakim olmadıklarını, şeffaf olması düşünülen kooperatiflerin verilerinin kamuya açık olduğunu, bununla beraber kendi dönemlerinde bir bu kooperatife esnafı desteklemek adına yer tahsisinin gerçekleştiğinden söz etti. Kooperatifin de bu yerleri vatandaşlara kiraya verdiğini ekledi. Elde edilen gelirlerin de aidatların düşmesi sonucunu doğurmasından dem vurdu. Üye esnaflara araç gönderme ve maddi yardım seçeneklerinin de gerekli olduğunu ekledi. Partilerinin daima esnafı destekleyen tarafta olacağını vurguladı.
EMNİYET BİNASI
Kırkıcı, soru üzerine Hüseyin Turan döneminde Kültür Merkezi yapılmak üzere tahsis edilmesi ön görülen emniyet binası konusuna da açıklık getirdi. Emniyet binasının daha kapsamlı bir yenileme de yapılarak kredisinin de bağlanmasına rağmen, onay alınamadığı, böylelikle bakanlığın verdiği tahsis süresi dolunca da İller Bankası tarafından konulan “5 Yıl şartı” gereği, tahsis yenileme gereğince defalarca Ankara’ya onay süreci için gidildiğini belirtti. Böylelikle kirli siyasetin sonucu olarak çabalarının boşa çıktığını belirtti. Böylece verilen emeklerin heba olduğunu, vatandaşların hayallerinin de suya düştüğünü sözlerine ekledi. O on dönümün dışında kalan, E5 tarafında yer alan ve yolla ilişkili bulunan yedi sekiz küçük parseli kültür merkezinin arsalarının işlevsel olabilmesi adına satın aldıklarını, bu anda anılan yerin emniyet müdürlüğünün kullanımında olduğunu belirtti.
İBB’YE YER TAHSİSİ KONUSUNDA YILMAZ’IN AÇIK ÇEK VERMESİNE DAİR
Son seçimlerde %60 oranında oy alan Ekrem İmamoğlu ekseninde, Yılmaz’ın bir basın toplantısında İBB’ye yer tahsisi için göz kırpması bağlamında İBB’nin Silivri için ön görülebilir hangi projeleri gerçekleştirebileceği ve son üç yılda ilçemizde nelerin hayata geçirildiği soruldu. Esen, cevaben biri Selimpaşa’da, diğeri Yenimahalle’de 2 kreş açıldığını, ilaveten Gümüşyaka’da toplu temel atma törenininde de bir kreşin yapımına başlandığını ve önümüzdeki eğitim yılına yetiştirileceğini söyledi. Kiptaş’ta yıl sonunda yapımına İBB tarafından başlatılacak projeyle Silivri’de kreş sayısının dörde çıkacağını belirtti. İSKİ tarafından yürütülen içme suyu ve atık su uzaklaştırma, paket arıtma tesislerine ait alt yapı yatırımları, Müjdat Gürsu Tesisleri faaliyetleri, yeşil alan ve park düzenlemeleri, prestij caddeler, falezler, asfaltlamalar vb. hizmetlerden dem vurdu ve bunların yaklaşık 1 katrilyona tekabül eden yatırımlar olduğunu vurguladı. Taraflarınca büyükşehir belediyesine yapılan ziyaretlerin de yarattığı çarpan etkisiyle İBB’nin elinin her zaman Silivri’mizde olduğunun altını çizdi.
Alınan oy oranının kendileri için büyük bir kıymet olduğuna vurgu yapan Esen, Silivri’nin kendi partilerince yönetilen bir belediye olmadığına bakılmaksızın Silivrili hizmet alsın diye, “asla engelleme mantığıyla hareket etmeyerek”, titizlikle kamu yararı için çalışmalarını titizlikle sürdüreceğini beyan ederek sözlerini noktaladı.