Kuzey Anadolu Fay Hattının hizasında bulunan ve en az 15 milyon kişinin yaşadığı İstanbul, 6 şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenmedi. Ancak 50 bin kişinin can kaybına yol açan bu felaket, uzun zamandır konuşulan ‘büyük’ İstanbul depremini akıllara yeniden getirdi.
Harvard Üniversitesi mezunu ve Cornell Üniversitesinin Yer ve Atmosfer Bilimleri bölümünde asistan profesörlük yapan Dr. Judith Hubbard, euronews Türkçe’nin İstanbul depremi hakkındaki sorularını yanıtladı.
İstanbul için en büyük endişe nedir, Kuzey Anadolu Fay Hattı şehri nasıl etkiler?
İstanbul’un güneyindeki Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF), hem uzun süreli levha hareketi hem de 1999 İzmit depremi nedeniyle büyük miktarda gerilim biriktirdi. Muhtemelen önümüzdeki 50 yıl içinde büyük bir deprem olacaktır.
KAF üzerinde meydana gelecek bir deprem İstanbul genelinde güçlü sarsıntılara sebep olacak ve muhtemelen çok sayıda binanın yıkılmasına neden olacaktır. Şubat ayında gördüğümüz gibi, Türkiye’deki binalar şiddetli yer sarsıntılarına hazırlıklı değil. Binaların güvenliğini artırmak için önlemler alınmazsa çok ciddi hasarlar meydana gelebilir.
Ayrıca, KAF gibi çarpma-kayma fayları genellikle büyük tsunamilere neden olmaz ama yine de zarar verici dalgalara neden olabilir. Bu tarz gelişmelerin etkisini tahmin etmek zor ama kıyıya yakın düşük zeminli bölgelere dikkat etmek lazım. Tabii böyle bir durum sıvılaşma veya toprak kayması da yaratabilir.
İstanbul depremi ne zaman meydana gelecek?
Ne yazık ki depremin tam ne zaman olacağını tahmin etmenin bir yolu yok. Modern araştırmlar önümüzdeki 30 yıl içinde İstanbul’u etkileyecek büyük bir deprem olasılığına yüzde 40 şans tanıyor.
Çok nadir durumlarda, büyük depremlerden önce küçük ‘ön şoklar’ meydana gelebilir. Bu küçük depremleri çoğu zaman büyük depremler takip etmez ve bu tür bilgilerle bir tahminde bulunma olasılığı düşük, ama yinede küçük depremlere dikkatli olmak faydalı olabilir.
Depremleri önceden tahmin edebilen biri olsaydı, kimse benden daha mutlu olamazdı. Deprem tahmini, deprem uzmanları için tam bir kutsal kâse.
Gezegen kavuşum teorisi bazında 6 Şubat depremlerini önceden ilan eden Frank Hoogerbeets’e katılıyor musunuz?
Levha hareketlerini hem deprem sırasında hem depremden sonra gözlemleyebildiğimiz ve geçmişte depremlerin nasıl meydana geldiğine dair kayıtları inceleyebildiğimiz için, depremlerin nedenleri iyi biliniyor.
Tektonik dışında ender durumlarda bazı şeyler sismisiteyi etkileyebilir. Bunların arasında sondaj nedeniyle sıvı enjeksiyonu, muson yağmurlarının yüküyle ilişkili Hint plakasının bükülmesi, rezervuarlar tarafından kabuğun yüklenmesi, eriyen buz tabakaları tarafından kabuğun boşaltılması var. Bu olayların yarattığı gerilimi hesaplayabiliriz.
Gezegensel kavuşum Dünya’da herhangi bir gerilim değişikliği yaratamaz ve bu nedenle depremler üzerinde hiçbir etkisi olamaz. Hatta yakın zamanda bir meslektaşım, gezegen kavuşumlarına kıyasla sismik örüntüleri hesapladı ve ikisi arası hiçbir ilişki olmadığını kanıtladı.
Frank Hoogerbeets depremi tahmin etmedi sadece daha önce birçok kez yaptığı gibi deprem tehlikesi yüksek olan bir bölgeyi seçti ve bir ara bu bölgede büyük bir deprem olacağını söyledi. Bu sefer tesadüfen tuttu. Ne yazık ki, Hoogerbeets’in spekülasyonlarının, daha önce birçok şarlatanın olduğu gibi, gerçekle hiçbir ilgisi yok.
Fay hatları üzerine inşaat yapılmasını doğru buluyor musunuz?
Fay hatları üzerine bina inşa etmek büyük bir hata çünkü bu alanlar hem önemli yer sarsıntısı hem de fay kayması riski taşıyor.
Tabii fayların üzerinden geçmesi gereken yollar, gaz boruları, elektrik yapıları var, ancak bu tarz kritik altyapıları planlama safhasında, yıkımdan kaçınmak için mümkün olduğunca dikkatli olmak lazım.
Hükümetin fay hatlarını tespit edip oralara yapılaşmayı yasaklaması en iyisi olur. O alanlara parklar ya da ekolojik koridorlar yapılabilir mesela.