İBB Genel Sekreter Yardımcısı Gökçe: “Belediye bütçesinin tamamını da ayırsak İstanbul’daki yapı stoğunu ayağa kaldırıp yenileme şansına sahip değiliz.”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı ve Şehir Plancısı Dr. Buğra Gökçe, olası İstanbul depremiyle ilgili olarak, “Biz belediyenin bütçesinin tamamını ayırsak İstanbul’daki yapı stoğunu ayağa kaldırıp yenileme şansına sahip değiliz. Türkiye Cumhuriyeti’nin toplam gayri safi yurtiçi hasılasının önemli bir bölümünü ayırsanız da İstanbul’un sorununu 3-4 yılda çözebileceğiniz bir durum oluşmaz” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem sonrasında bir kez daha gündeme gelen olası İstanbul depremi konulu çalışma yapacak Bilim Kurulu ile bir araya geldi.
TV100 canlı yayınına katılan İBB Genel Sekreter Yardımcısı ve Şehir Plancısı Dr. Gökçe, Ece Üner’in “4 yılda İBB bütçesinin ne kadarını depreme ayırdı?” sorusu üzerine şunları söyledi:
“Bu eksik bir soru. Tabii ki büyükşehir bütçelerinin büyük bir bölümü depreme dahil olmak zorunda ama biz belediyenin bütçesiyle tamamını da ayırsak İstanbul’daki yapı stoğunu ayağa kaldırıp yenileme şansına sahip değiliz. Çevre Bakanlığı da bütün bütçesini buna ayırarak kentleşme sorunlarını, afet sorunlarını çözemez. Mesele bütçe üzerinden sorulduğunda Türkiye Cumhuriyeti’nin toplam gayri safi yurtiçi hasılasının önemli bir bölümünü ayırsanız da İstanbul’un sorunu 3-4 yılda çözebileceğiniz bir durum oluşmaz. Bunu milli seferberlik haline getirmemiz lazım.En riskli olduğunu bildiğimiz; 30 bin riskli bina var. İstanbul’da toplamda 90 bin riskli bina var.”
Gökçe’nin açıklamalarından bazı başlıklar şöyle:
“Geçtiğimiz Avcılar’da ilk yıkıma başladığımız bir örnek var. Bizim 6356 sayılı yasamız, yani riskli yapıyı belirleyen yasada; eğer o yapı boşaltılacaksa yanın malikine kira yardımı yapılır maddesi var. Bunun da skalası var. İstanbul özelinde bin 150’den bin 550 liraya çıktı. Oysa bu paralara evini boşaltmak isteyen ev sahibi de olmaz. İstanbul’da daha ileri bir noktadayız. Kira fiyatları çok çok üstünde. Yasa ev sahibine kira yardımı yapınız diyor. Şimdi İstanbul’da bu yapıların yüzde 60’ında kiracılar oturuyor. Yasa kiracıya bir seferlik yardım yapılmasını öngörüyor. Biz, kuvvetli bir şekilde Meclis’e de götürdük, 4 bin 500 lira kadar kira yardımı yapacağız ve bu yardımı ev sahibine değil; içerisinde oturana yapacağız. Bunu da en riskli olduğunu bildiğimiz; 30 bin riskli bina var. İstanbul’da toplamda 90 bin riskli bina var.
Biz bu yapıları kendilerimiz uğraşsak da çıkartıp yapamıyoruz. İki sebebi var: Birincisi ben bu verdiğiniz yardımla ben nereye gideceğim diyor. Orada oturmak zorunda olanlar, zaten dar gelirli vatandaşlarımız. İkincisi ise, çıktığınızda yeniletmeniz lazım. Şu anda yağmur gibi ‘İstanbul Yenileniyor’a talep geliyor. Ama bu talepler deprem sonrası patladı.
Uzmanların hepsi farklı farklı anlatıyor. Hepsinin ortak olduğu bir şey var. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara Denizi içerisinden geçen kısmında bir stres birikmesi var. Gölcük depreminde kırılmış bir dönüm var. Gölcük’ten Marmara Denizi’nin bittiği ve Tekirdağ açıklarına kadar geçtiği kısımda hat var. Bu hatta bir kırılma olması çok bekleniyor. Bu kırılma tabii ki öncelikle denize bakan ilçelerimizde daha fazla hissedilmesi muhtemel. Zaten çok da fazla düşünmeye gerek yok. Düzce’de deprem oldu Avcılar’da bina yıkıldı. Yumuşak hattımız ve toprak yapısı da sıvılaşma düzeyi yüksek ilçelerimiz olduğunu da biliyoruz.
İnanılmaz konut dokularının olduğu yapılarımız var. Dolayısıyla İstanbul’un geneline yayılmış bir risk var. İstanbul’un kuzeyine doğru gidildikçe riskimizin azaldığını temel olarak söyleyebiliriz. Meseleyi İstanbul depremi İstanbul’u etkiler diye anlatmamız yanlış. Bu fay Marmara Denizi’nden geçiyorsa İstanbul’a ne kadar yakınsa Bursa’ya da yakın. Koca bir Marmara Bölgesi’ni etkileyebilecek bir hat. Burası ülkenin endüstriyel de merkezi ve kalbi burası. Burası milli güvenlik sorunu olabilecek bir bölge.”