Silivri Belediye Başkanı’nın etrafında kendisini yanlış yönlendiren, manuple eden, kişisel hatalar yaparak bu hataların Volkan Yılmaz’a ve Silivri Belediyesi’ne mal olmasını sağlayan bir çevre var, bunu daha önce de demiştim. Bu kişilerin başında şu an çifte müdürlük unvanı taşıyan (bu konuya ve yasallığına daha sonra geleceğiz) Eren Ermiş var. Eren maalesef elimizde büyümesine rağmen çiğ süt emmiş bir kardeşimiz. Basın mensuplarıyla Volkan Yılmaz’ın ilişkilerini kendi keyfine göre düzenleyen bir “danışman(!)”… Örneğin ben bu ilçede gazetecilik yapıyorum, bu da bir tür kamu görevi. Hem bir vatandaş, hem gazeteci olarak Belediye Başkanı’na soru sorma, eleştiride bulunma hakkım var. Peki bu hakkımı kullanabiliyor muyum? Hayır. Çünkü tamamen Eren Ermiş’in keyfine göre basın toplantılarına ve Belediye etkinliklerine davet edilmiyorum. Adeta Volkan Yılmaz’la her türlü ilişkim sabote ediliyor.
Size daha özel iki örnek anlatayım: Volkan Yılmaz’a seçildiğinin 2. ayı (o zaman Ataköy’de yaşıyordum ve gazetecilik yapmıyordum.) hitaben bir mektup yazarak, Özcan Işıklar döneminde Belediye’de danışman olarak görev aldığımı, bu görevim esnasında kültürel ve sosyal konularda birçok proje ürettiğimi, bu projeleri incelemek ve hayata geçirmek isterse kendisinden hiçbir makam, mevki, görev, para beklemeden bu projeleri ekibine teslim edebileceğimi söyledim ve bu mektubu Yılmaz’a iletmesi için Eren Ermiş’e gönderdim. Tahmin edebileceğiniz gibi mektup Yılmaz’ın eline hiçbir zaman ulaşmadı…
Aynı şekilde 8 ay evvel, daha Silivri’nin Sesi’ni kurmadan önce, Lütfü Ertürk’ün kitaplarını Belediye olarak basmaları üzerine Eren Ermiş’i arayarak, Silivri’nin tarihiyle ilgili Evelyn Lyle Kalças’ın yazdığı, benim Türkçeye çevirdiğim The Silivri Saga (Bir Kasaba Öyküsü) isimli kitabın (daha önce Tahir Sert ve Yılmaz Kandemir tarafından bastırılmıştı.) baskısının tükendiğini, benim çevirmen olarak hiçbir ücret/telif hakkı talep etmeyeceğimi, Evelyn Hanım’ın (yazarının) ismiyle Belediye olarak basmalarını, bu kitabın Silivri tarihiyle ilgili çok önemli bilgiler içerdiğini söyledim. Yine malum, bu hiçbir zaman gerçekleşmedi, bu saatten sonra da gerçekleşmeyecek.
Sadece Eren değil, Volkan Yılmaz’ın etrafındaki bu zararlı (Hem Yılmaz’a, hem Belediye’ye, hem Silivri’ye) çevre hakkında önümüzdeki günlerde de yazacağım.
Bu arada şunu da ifade etmek zorundayım: Ben bu Belediye yönetimine ve Volkan Yılmaz’a muhalifim, bu şekilde de kalacağım.
Volkan Yılmaz yönetiminin icraatlarını eksik ve yanlış buluyorum, daha farklı ve daha iyi şekilde yapılabileceğini düşünüyorum, Belediyecilik ve yönetim tarzlarını beğenmiyorum, daha da önemlisi onlarla aynı dünya ve siyaset görüşünü paylaşmıyorum.
Elbette bu yönetim yerine, kendi dünya ve siyaset görüşüme uyan, sevdiğim, beğendiğim, siyaseten desteklediğim insanların yönetimde olmasını istiyorum.
Hepiniz gibi bunlar benim de en doğal haklarım. Tartışılamaz bile.
Ancak maalesef Volkan Yılmaz’ın çevresindeki Belediye’yi yöneten çete bu en doğal, en demokratik hakları sabote ederek, kendilerinden olmayanı, kendileri gibi düşünmeyeni, kendilerini desteklemeyeni düşman görmekte, düşman hukuku uygulamaktalar.
Oysa medeni ve siyasi ahlak çerçevesi içinde bir iktidar-muhalefet ilişkisi elbette mümkün, olması gereken de bu. Olur mu? Gökhan’ı, Gürkan’ı, Eren’i, Zafer’i, bilmemnesi varken imkansız değil ama zor.